GELECEĞİN DÜNYASINA DAİR ÖNGÖRÜLERİM

Kıymetli dostlarım,

Bazı morali bozuk arkadaşlarımıza son günlerde Ortadoğu’nun geleceğine dair anlatmış olduğum bir öngörüm var. Bu paylaşımımda sizlere bu öngörümü anlatmak istiyorum.

ABD 1900’lü yılların ortalarından itibaren tüm dünyaya ciddi bir şekilde hayal sattı. Bu hayalin adı da Amerikan rüyasıydı. Bu rüyada büyük arabalar, büyük arazilerin içerisinde de çok büyük evler, Hollywood filmleri ve Amerikan dizileriyle dünyaya sunduğu eğitimli, mutlu, huzurlu yani görünürde örnek aileler vardı.

Amerikan rüyasındaki yaşam tarzına özenen (bizim ülkemiz de dahil olmak üzere) dünya nüfusunun çoğunluğu bu rüyaya talip olarak küçük Amerika adıyla anılmaya dahi razı oldular.

Amerika Birleşik Devletleri bu rüyaya talip olanlara; ‘’Sizden uymanızı istediğim bir kuralım var. Karşılığını göstermeden hiçbir dünya ülkesinin Merkez Bankası para basamaz. Karşılık göstermeden parayı sadece bizim merkez bankamız basabilir.’’ diyerek tüm dünyaya bunu dikte etti. (Rüyanın içindeki gösterilenler çok güzel olduğu için de tüm dünya da bu detayı düşünmeden kabul etti.)

Bir şeyin rüya olabilmesi için henüz ulaşamayacak kadar uzak fakat bir gün ulaşabilirim dedirtecek kadar da yakın olması gerekmektedir. Şu an bildiğim kadarıyla ABD’nin milli hasılası 24.7 trilyon dolar. Çin’in milli hasılası ise 15 trilyon dolar civarında. Dünya 3.’sü olan Japonya’nın ise 5 trilyon dolar civarında.

Çin Halk Cumhuriyeti son yıllardaki büyüme hızını devam ettirebilirse, Amerika da mevcut büyüme hızını yükseltemez ve bu şekilde devam ederse 9 sene sonra Çin dünyanın 1. büyük ekonomisi olacaktır. Takdir edersiniz ki 2.sıraya düşmüş olan hiçbir şey artık bir rüya olamaz. Çünkü artık o ulaşılabilir ya da geçilebilir olmuştur.

ABD’nin var oluş sebebi böyle birşeye müsaade edemez. İşte bu sebepledir ki kendilerine karşı 1. sırada öncelikli tehlike olarak Çin’i gördüklerini sene başında resmi bir açıklamayla dünyaya duyurmuşlardı.

ABD’nin Orta Doğu’da maksimum harcayabileceği zaman 1 veya bilemediniz 1,5 senedir. Sonrasındaki tüm strateji ve planlarını Çin oluşturmaktadır. Her ne kadar şu an Amerika’yı Trump gibi bir çılgın yönetiyor olsa da benim inceleyebildiğim kadarıyla Amerika’daki sistem yüz bin civarında ciddi akıllı insan grubu tarafından yönetilmektedir. Ve yine benim inancıma göre bu akıllı insanlar benim yukarıdaki satırlarda anlattığım bu gerçekliği görebilmektedirler.

Bizler bir veya iki sene her zorluğa katlanıp dik durabilirsek Amerika Birleşik Devletleri en son Menbiç görüşmelerinde yaptığı gibi Ortadoğu’daki birçok sorunun çözümünde etkin bir güç olarak Türkiye’yi eşit partner olarak seçmek zorundadır.

Her ne kadar bazı kişiler bu söyleyeceklerime katılmayacak olsalar da, tarihi boyunca güçlü olduğu her dönemde Türklere ve Müslümanlara baskı uygulamış Çin Devleti’nin dünyadaki 1. süper güç olmasına acaba milletimiz hazır mıdır? Bu soruyu kendimize sormalıyız.

Ben ne ABD, ne Çin ne de Rus taraftarıyım. Ancak hepsiyle iyi ilişkilere sahip olup önümüzdeki 10-15 senelik süre zarfında 3-4 trilyon dolar yıllık milli hasılası, ülkesindeki yolcu gemisi sayısı kadar uçak savaş gemisi, 3-4 bin km menzili olan nükleer başlıklı füzeler üretebilen bir ülke olana kadar gerekirse şeytanla bile oturup en hızlı büyümeyi sağlamalıyız.

Bu güce ulaştığımız anda ise dünya tarihine yeni bir ufuk açacak olan (şu an temelleri TİKA ve birçok kuruluşumuzun çalışmalarıyla atılmış olan.) Türk İslam Birliği’ni ete ve kemiğe büründürebilir, tüm dünyada yeni fasıllar açabiliriz.

İşte bu sebeple TİKA’yı kapatacağını söyleyen, ayrıca da Afrin kahramanı komutanımızın rütbelerini sökeceğini dile getiren liderlere değil, yukarıdaki satırlarda anlattığım hayallerimizi gerçekleştirebilecek olan Cumhur İttifakı’nı destekleyerek meclis çoğunluğunu elde edip Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı da ilk partili cumhurbaşkanı seçtirmeliyiz.

TÜM İSLAM ALEMİNİN CUMASINI KUTLUYORUM.

BİR UMUTTUR YAŞAMAK

REİS SEDAT PEKER

 

Yorum Bırakın

Email adresiniz görünmeyecektir.